rumeli platformu

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A SUNULAN RAPOR

1 Mart 2010 Pazartesi

27 ŞUBAT 2010 TARİHİNDE DEVLET BAKANIMIZ SAYIN FARUK ÇELİK'İN DÜZENLEDİĞİ
TÜRK, SOYDAŞ VE AKRABA TOPLULUKLARININ KURMUŞ OLDUKLARI, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE BULUŞMA YEMEĞİNDE SAYIN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A SUNULAN RAPOR.

TÜRKİYE İLE BULGARİSTAN ARASINDAKİ İLİŞKİLER
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
I-BULGARİSTAN’DA YAŞAYAN TÜRKLER VE OSMANLI –TÜRK
KÜLTÜR MİRASIMIZLA İLGİLİ SORUNLAR

1-TÜRKÇE EĞİTİM VE KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR SORUNU: Bulgaristan ile yapılan ikili 1913,1925 Antlaşmaları ve çok taraflı antlaşmalarla Türkçe eğitim kabul edilmiştir ve geçmiş bazı dönemlerde Türk azınlık okulları ve Türkçe eğitim de uygulanmıştır. Ancak daha sonraki dönemlerde Türklerin bu hakları engellenmeye başlamıştır.Özellikle 2’ci Dünya savaşından sonra kurulan Komünist Rejim döneminde 1959 yılında Türk Azınlık Okulları kapatılıp,Bulgar Milli Eğitimine bağlanmıştır.Türkçe eğitim, çıkan gazete ve dergiler ile TV ve Radyo yayınları kısıtlanmış,Türk- Kültürel çalışmalar engellenmiştir.1970’li yıllara gelindiğinde “Eğitim dili” olan Türkçe “yasaklı dil” haline gelmiştir.Yeni dönemde ve AB sürecinde de büyük bir ilerleme kaydedildiği söylenemez.Bulgarca tek resmi dil olduğundan,Dilekçe verme,Kamu kurum ve kuruluşlarda,Mahkemelerde,seçimlerde Türkçe Propaganda yasaktır.Tamamen Türklerin yaşadığı bölgelerde,seçimlerde Belediye Başkanlarının da Türklerden seçilmesine rağmen Belediyelerde Türkçe konuşulamamaktadır.Bulgaristan’da halen hiçbir Türk okulu ve Kültürel faaliyet yoktur.Son örnekler, bu yıl Cebelde yapılan anma törenleri için Türkiye’den gelen misafirlere hitaben belediye tarafından yazdırılan “Hoş geldiniz” pankartı yüzünden,yetkililer aleyhine dava açılmıştır.Yine 2009 yılı Aralık ayı içinde Bulgar televizyonu BNT’nin 1’inci kanalında hafta içi her gün 10 dakika yayınlanan Türkçe haberlerin kaldırılması için referandum talep edilmiştir.Türkçe haber programının yasaklanması için uzun süredir kampanya yürüten ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA Partisi’nin lideri Volen Siderov Başbakan Boyko Borisov’un da desteğini alarak referandum teklifi hazırlamıştır.Ancak Başbakan Türkiye ve Avrupa Birliği’nden gelen tepkiler üzerine ”ATAKA’nın tuzağına düştüm,Türkçe haberler konusundaki referanduma destek verme kararı yanlıştı,bu azınlık haklarına da aykırı olur” diyerek tavrını değiştirmiştir.Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür,ancak bunlar dahi ,antlaşmalara rağmen Bulgar yetkilerin ülkesinde yaşayan 1,5 milyon Türkün günde 10 dakikalık kendi hazırladıkları haberlerin ana dilleri olan Türkçe yayınlanmasına dahi tahammülleri olmadığını göstermektedir.Türkçe eğitim olmadığı için genç nüfus ana dili olan Türkçe’yi unutma noktasına gelmiştir.Bir milletin yok olmaması için dil, din ve kültürel değerleri korunmalıdır. Türklerin yoğun olduğu bölgelerde ana dilleri ile eğitim yapabilmeleri için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Bu ülkede Türkçe okutulmaması nedeniyle Türk Dili ve Edebiyatı branşı olan öğretmenler ya boşta kalmış veya başka branşta ders vermek zorunda bırakıldıkları bilinmektedir. Bu öğretmenlerimizin asli görevlerinde çalışabilmeleri sağlanmalı, yeterli olmadığı takdirde Türkiye’den öğretmen gönderilmelidir. Mevcut Türk Dili öğretmen ve yöneticilerinin periyodik olarak ülkemize davet edilerek eğitim seminerlerinin düzenlenmesi. Milli Eğitim Bakanlığında bu konularda etkin eğitim politikaları üreten bir bölüm oluşturulmalıdır. Şu anda 1,5 milyon Türkün yaşadığı Bulgaristan’da zorunlu seçmeli statüsünde verilen ve bölgelere göre değişen Türkçe eğitim de, 1992 yılı basımı son derece yıpranmış Türkçe kitaplarla yapılmaktadır. Bu konuda acilen kitap basımı ile ilgili destek verilmesi gerekmektedir.
ÇÖZÜM: Bulgaristan’da yaşayan 1.5 milyon civarında Türk azınlığın antlaşmalardan ve AB kriterlerinden doğan azınlık haklarının uygulanması ve okullarda ana dilde eğitim hakkının kabul ettirilmesi ve azınlık okullarının eskiden olduğu gibi tekrar uygulamaya konulması için girişimlerde bulunulması. Balkanlarda milli ve kültürel özelliklerin korunabilmesi için yerel Türkçe gazete ve dergi çıkarılması, Türkçe yayın yapan radyo ve televizyon kanallarının faaliyete geçirilmesi ve kültürel çalışmalar için destek sağlanmalıdır. İnsanlarımızın Türkçeye özendirilmesi ve teşvik edilmesi, Türkçe kitaplar ulaştırılarak dağıtılması, Kardeş Belediye ve Kardeş Okullar,Dershane ve Kurslar vasıtası ile öğretilmesi,Radyo ve TV’de Türkçe yayınların artırılması ve Kültürel çalışmaların teşviki için gerekli girişimlerin yapılması.İlgi gören Türk dizi filmleri oyuncuları bu ülkeyi ziyaret etmeleri için teşvik edilmesi ve 23.Nisan Çocuk Bayramı’nın Balkan ülkelerinde de kutlanması ve gerekli tüm çalışmaların yapılması.
2-EKONOMİK SORUN: Bulgaristan’da yaşayan Türk nüfusunun durumu giderek daha da kötüleşmiş, tarım ve hayvancılıkta donanımsız bırakıldıkları için Devlet teşviki ve AB fonlardan istifade edememiş ve fakirliğe mahkum edilmişlerdir.Bu gün ülkedeki nüfusa göre işsizlik ,Bulgarların yoğun olduğu kesimlerde yaşayanlarda %10 iken Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde %70’lere dayanmış,bu da ekonomik dağılımın adaletsiz ve ırkçı temellere dayandırıldığının göstergesidir.Bundan dolayı soydaşlarımızın;her yıl binlercesinin Türkiye’ye ve AB ile diğer dünya ülkelerine göçü devam etmekte ve Bulgaristan’daki nüfusları azalmaktadır.
ÇÖZÜM:Göçün önlenmesi için Türk işadamlarının Bulgaristan’da yatırıma teşviki suretiyle Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde işyerleri açmak ve onları istihdam etmek suretiyle Türklerin Ekonomik olarak güçlendirilmesi ve işsizliğe çözüm bulunması gerekmektedir.Devlet Yetkililerimizin bu ülkeyi ziyaretleri sırasında bu ülkeden göç eden işadamlarını da bölgeyi iyi bilmeleri nedeniyle davet etmeleri ve heyetlere dahil edilmeleri düşünülmelidir.Soydaşlarımızın yaşadıkları bölgelerde hayatını devam ettirebilmeleri için ekonomik olarak güçlendirilmeli.Kooperatif vs birlikler şeklinde bir araya gelmeleri teşvik edilmeli ve desteklenmeli.Örneğin Ziraat Bankası 2010 yılını Balkanlara açılım yılı ilan etmiş ve Bulgaristan’da bulunan şubelerinin yanında 5 Şube daha açmayı hedeflediği belirtilmektedir.Bu Şubeler kırsal kesime mahkum edilen soydaşlarımızın tarım ve hayvancılıkta kredi desteği ile ürünlerinin alınması güvencesi verilmesi ve gerekli çalışmaların yapılması.
3-MÜLKİYET HAKLARI: Bulgaristan’ın kuruluşu ile 1877-78 Osmanlı Rus savaşı ve 1912-13 Balkan savaşları sırasında zorla göç ettirilen veya öldürülen Türklere ait mülkler Bulgar yerleşimcilere dağıtılmıştır. Balkan savaşlarından sonra Türkiye (Trakya’
dan)Bulgar ordusu ile birlikte kaçıp Bulgaristan’a yerleşen Bulgarlara verilmiştir.İkinci Dünya savaşından sonra Eski Komünizm döneminde kamulaştırılan ve büyük bir kısmı Kooperatiflere katılan taşınmaz mülkler bu ülkede yaşayan Türklere iade edilmeye başlandığı ve bu sürecin halen devam etmekte olduğu belirtilmektedir.Bulgar vatandaşı olarak ülkede yaşayan soydaşlarımız bundan yararlanmıştır.Ancak Savaşlar sırasında ve sonrasında zorunlu göç edenler ile sonraki yıllarda Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç edenler,örneğin toplu göçlerin yaşandığı 1950-1951 tehciri,1968 göçü ve 1989 zorunlu göçü ve sonraki yıllarda göç edenler kendilerinin veya atalarının mülklerini hak sahibi olmalarına rağmen henüz alamamışlardır.
Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri yeterince çalışma yapmamış, hak sahipleri bilgilendirilmemiş, hak arayanlar engellerle ve güçlüklerle karşılaşmış, yargı yolu ile netice elde edilememiş veya daha önce göç edenlerin büyük bir kısmı da hakkını maalesef aramamıştır. Oysa Bulgaristan değişimle birlikte çok partili sisteme geçtikten sonra 1992 yılından itibaren özel bir birim oluşturarak, tüm Dünyada yaşayan Bulgar vatandaşları ve Bulgar soyundan olanlara Dünyadaki Büyükelçilik,Konsoloslukları vasıtası ve basın yolu ile “Osmanlı döneminde bugünkü Türkiye sınırları içinde yaşayan tüm Bulgarların,ülke ile hiç ilgisi kalmayanlara dahi ulaşarak,atalarından kalan tapu ve mülkleri bilgileri, Türkiye sınırları içinde sahip olukları bütün kilise vakıf,ören yerlerinin bilgilerini toplayarak Türkiye’nin karşısına AB kurum ve komisyonlarına başvurarak tazminat talebinde bulunmuştur.
Bulgaristan 2008 yılbaşında AB’ye üye olmuş ve hemen Türkiye’yi şikayet ederek Avrupa Parlamentosunun 21.05.2008 tarihinde karara çıkan”2007 Türkiye İlerleme Raporu İlke Kararları bölümünde ”özellikle Türk Makamlarına iyi komşuluk ilişkileri ruhuna uygun olarak,önemli ikili sorunları çözmek için Bulgaristan(Bulgar Trakya göçmenleri mülkiyet sorunları vs.) diyalogu geliştirmeye davet eder.” Şeklinde karar çıkmasını sağlamıştır. Oysa iki ülke arasında mülkiyet meseleleri ile ilgili konular 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrası imzalanan antlaşmalar, Balkan savaşı sonrası 1913 tarihli ve yine bu dönemi de kapsayan 1925 tarihli Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması ve ikamet sözleşmesi ile bu konuları kati olarak düzenlemiş ve Bulgar Meclisinde bu antlaşma 27.05.1926 tarihinde aynen kabul edilmiştir.
Yine Türkiye ile Bulgaristan arasında Zorunlu göçten sonra imzalanan 1992 Dostluk Antlaşması ile taraflar arasında bulunan sorunların çözümünde kararlı oldukları ve mülkiyet,
sosyal ve insani sorunlar gibi hususların mütekabiliyet esasına göre çözüme kavuşturulacağı belirtilmektedir.Bulgarların iddialarının aksine her iki antlaşmada da konuların herhangi birinin öncelikle takvime bağlanarak çözülmesi öngörülmemiş,antlaşma hükümlerine göre sorunların karşılıklı olarak çözüleceği açıktır.Bulgar yetkililerin bu konudaki görüşlerini yansıtması bakımından 08.01.2010 tarihinde basınımızda da yer alan Bulgaristan’da yurt dışında yaşayan Bulgarlardan sorumlu Devlet Bakanı Dimitrov’un Bulgar basını ve Uluslar arası ajanslara verdiği röportajında Türkiye’den 1913’ten sonra göç eden Bulgarların bırakmak zorunda kaldıkları mal ve mülkleri için 20 milyar dolar tazminat isteneceğini ve bu konunun çözümünün Türkiye’nin AB üyeliği için bir ”ön koşul” haline getirileceğini ileri sürmesi olmuştur. Bulgaristan’da bu konuda görevli Devlet Bakanı haftada bir Basın organları, devlet TV yayınları vasıtası ile konuşmalar yaptığı ve aynı konuda faaliyet gösteren devlet destekli Trakya cemiyetleri ve STK’ları bir çatı altında toplanarak fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri tespit edilmiştir.
ÇÖZÜM:Bulgaristan’da yapılan çalışmaya benzer bir çalışma ile Bilgi ve belgelerin tek bir yetkili merkezde toplanması,bütün bu konuda faaliyet gösteren STK ortak çalışma yapmaları yönünde teşvik edilmesi ve işbirliği yapmak sureti ile gerektiğinde maddi destek sağlanması ve Bulgaristan Devleti kurulduğu tarihten itibaren göçmenlerin Tapu kayıtları ve mülklerinin envanterinin tespiti yönünde gerekli çalışmaların yapılması.
Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar ile AB nezdinde,karşı talep ve tezlerle cevap verilmesi ülkemizde yaşayan ve yurt dışında bulunan insanlarımızın bu konularda teşvik edilmesi ve her türlü desteğin sağlanarak hak sahibi insanlarımızın harekete geçirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması.
4-OSMANLI-TÜRK KÜLTÜR MİRASI VE VAKIFLAR SORUNU:
Daha çok Balkan ülkelerinde olmak üzere Osmanlı-Türk eserleri her geçen gün bilinçli olarak yok edilmektedir. Onarımlarına izin verilmemesi, onarımları için gerekli maddi desteğin bulunamaması, başka amaçla kullanımları ve çeşitli bahanelerle yıkılıp ortadan kaldırılmaları ayrıca ilgili ülkelerin onarım bahanesiyle temel özelliklerinden uzaklaştırılmaları nedeniyle sayıları yok denecek kadar azalmıştır.Türkiye ve Bulgaristan arasında ikili ve çok taraflı antlaşmalarla güvence altına alınan Osmanlı Kültür Mirası ve İslam Vakıfları ile Türk-İslam azınlığının cemaat olarak Müftülük seçimi ve dini özgürlükleri kısıtlanması da bir başka sorun teşkil etmektedir.Osmanlı döneminden kalan ve tahrip edilen,kaderine terk edilen Cami,vakıf ve tarih eserlerinin onarılmasına izin verilmemekte.Vakıf malları iade dilmemektedir.Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri Plovdiv(Filibe)de 58 sekiz cami bulunmakta iken,bugün sadece biri bakım gerektiren,ikisi ayakta kalabilmiştir.Osmanlı döneminden kalan tarihi Cami ve eserlerimiz konusunda Bulgaristan genelinde durum aynı olup,Vakıf ve vakıf mallarından eser kalmamıştır.
ÇÖZÜM: Bulgaristan’da bulunan Osmanlı-Türk Kültür mirası ve Vakıflarının tespiti ve yaşatılması için gerekli çalışmaların yapılması.Bu eserlerin korunması için maddi desteklerin arttırılması, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin sağlanması, bölgelerle özdeşleşmiş olan kültürel miraslarımızın restorasyon çalışmalarının hızla tamamlanması gerekmektedir. Vakıf eserlerimizin kurtarılması ve amaçlarına uygun olacak şekilde tahsis edilmesi ve hizmete açılması sağlanmalıdır.
5-BULGAİSTAN TÜRKLERİNİNİ 1989 YILI ZORUNLU GÖÇÜ:
Bu yıl Bulgaristan’dan zorunlu göçün 20 yılı nedeniyle Ankara,İstanbul,Bursa,
İzmir ve Türkiye’nin bir çok Büyük Şehrinde düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. Bu anma toplantılarında bir daha Bulgaristan’da Komünist Rejim döneminde Türklere karşı yapılan mezalim,asimilasyon uygulamalar ve zorunlu göç hatırlatıldı:
Türklerin yaşadığı köyler kasabalar basılıp, Türklerin adları zorla Bulgar adları ile değiştirildi,Türkçe konuşmaları,ibadetleri yasaklandı, milli benliklerinin yok edilmesi için mezarlıkları dahi tahrip ediliyor ve direnen Türkler başta Belene olmak üzere ülke genelinde kurulan toplama kamplarına sürülüyor ve acımasızca öldürülüyordu.1985 yılı Mart ayına kadar 2.500 Türkün can verdiği tahmin ediliyor.Yine olaylar sırasında Bulgar İçişleri Bakanı’nın açıklamasına göre (aralarında ünlü bilim adamı ve dünya şampiyonu dahi olan sporcularının da bulunduğu) 880.000 Türkün isimlerinin değiştirildiği,550.000 kişiye ülkeyi 24 saat içinde terk etmeleri için Pasaport verildiğini belirtiyordu .“Bulgaristan’da Türk azınlığı yoktur Osmanlıların zorla Türkleştirdiği ve din değiştirmeye zorladığı Bulgarlar vardır ve bu bir Soya Dönüş süreci ”diyorlardı.Türklere reva görülen uygulamalar, Türkiye’nin girişimleri neticesinde BM,AB ve bütün Uluslar arası forumlarda kabul edilmiş,kınanmış ve yaptırımlar uygulanmıştır.Hayatını kaybeden ve bu uygulamalara tabi tutulan Türklerin zararlarının telafisi imkansızdır.Zorunlu göçe tabi tutulan ilk aşamada 400.000 kişi, bunu izleyen göç dalgası ile toplam 600 bin kişiye ulaşan soydaşlarımızın mağduriyetinin giderilmediği sonucuna varılmıştır.
ÇÖZÜM: Bulgaristan’daki Komünist Rejim tarafından Türklere ve diğer azınlıklara karşı işlenen suçlar belli olmasına rağmen,suçlular halen cezalandırılmış değildir.Sofya Askeri Savcılığı 20 yıldan beri soruşturmayı sonuçlandıramamış,süreç sürüncemede bırakılmakta ve zamanaşımına uğratılmak istenmektedir. AB, Bulgaristan ile müzakere sürecinde çok hassas davrandığı azınlıklar konusunda,Türk azınlığın durumu hiçbir şekilde koşul haline getirmemiş,demokratik kültürel ve ekonomik hakları konusunda uyarıda bulunmaksızın Bulgaristan’ı AB üyeliğine kabul etmiştir.Suçluların cezalandırılması için gerekli girişimlerin devam ettirilmesi,mağdurlar hak aramaları için teşvik ve desteklenmeli, konunun sonuna kadar takipçisi olunmalı.Uluslararası Kurum ve kuruluşlar ile AB nezdinde girişimlerin devam ettirilmesi ve gerektiğinde yaptırımların uygulanması.
6-TÜRK DÜŞMANLIĞI SORUNU: Bulgarların Milli bir bütün halinde kendilerini idrak ediş tarihleri çok yeni olduğundan, Bulgar milliyetçiliği sürekli Türk Düşmanlığı ile beslenmektedir. Bulgarlar bu aşkın kendileri için daima ileriye dönük bir dinamizm kaynağı teşkil ettiğine inanmaktadırlar. AB üyesi olmalarına rağmen, bu düşünceden kurtulabilmiş değiller. Son dönemde Bulgaristan’da yetkililerin Türkiye aleyhine beyanları 05.07.2009 seçimlerinden sonra yazılı ve görsel basında yine artmıştır. Türkiye ve Türkler aleyhine yayınlar çoğalmış ve Türk düşmanlığı alenen yapılmakta ve körüklenmektedir. Kurulan Irkçı partilerden birisi Türkleri tek hedef haline getirmiş. Sahibi olduğu bir TV kanalı vasıtası ile faaliyetini sürdürmekte ve Türk aleyhtarlığında öncülük etmektedir. Demokrasiye geçişte Bulgaristan’da oluşturulan ve örnek gösterilen etnik barış modelini bu yeni oluşumlar tahrip etmekte ve Türk ve diğer azınlıklara karşı kin ve nefret duyguları alenen körüklemektedir.
ATAKA Parti Başkanının basında yer alan açıklamalarından Osmanlı Döneminde Türklerin Bulgar İsyanlarının bastırılmasında Bulgar Halkına karşı Soykırım işlediği şeklinde bir yasa tasarısını Bulgar Meclisine sevk etmeye hazırlandığı ve İktidar Partisinin de buna destek sözü verdiği haberleri yer almıştır.Halen antlaşmalara rağmen, Bulgaristan’da Anayasa ve diğer yasalarda Türk azınlığı kavramı yer almamaktadır, ülke nüfusunun 1/5 ini teşkil etmesine rağmen Türk azınlığı sadece “etnik grup” şeklinde ifade edilmektedir. Halen Bulgaristan’da okutulan ders kitaplarında Türk düşmanlığı işlenmektedir. Diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi tarih kitaplarında Türkler aleyhtarı çok sayıda yanlış bilgi yer almaktadır ve Türk düşmanlığı aşılanmaktadır. Bu şekilde bilinçli olarak yapılan Türk düşmanlığı o bölgelerde azınlık durumundaki Türk halkı üzerinde çok büyük manevi baskıya sebep olmaktadır.
SONUÇ: İkili görüşmelerle oluşturulacak bilimsel komisyonlarca tarihi yanlışlıkların ve önyargıların düzeltilmesi için gerekli gayret gösterilmelidir.Bulgaristan’da Eğitimde ve Tarih kitaplarında yer alan Türk Düşmanlığı konularının ayıklanması gerekmektedir.İkili ilişkilerle mümkün olmadığı takdirde AB nezdinde gerekli girişimler yapılarak anlaşmalara aykırı,dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri ile bağdaşmayan bu çağ dışı tutum kınanmalı ve gerektiğinde yaptırımlar uygulanmalı.
İki ülke arasındaki diğer sorunlar da şöyle sıralanabilir:
Bulgaristan Türkiye hariç bütün diğer Balkan ülkeleriyle Sosyal Güvenlik antlaşmaları imzalamıştır.
Bulgaristan Meclisinden geçen ve yürürlüğe giren, seçim kanununda yapılan bir değişiklikle ”Avrupa Birliği ülkelerinde oturmayan Bulgar Vatandaşları seçimlerde oy kullanamazlar” şeklindeki kanunla özellikle Türkiye’de ikamet eden ve çifte vatandaşlık statüsü bulunan soydaşlarımızın seçimlerde etkili oldukları düşünülerek için oy kullanma hakları engellenmiştir. AB üyesi ülkeler dışında yoğun şekilde Bulgar vatandaşlarının yaşadığı tek ülke olan Türkiye’de yaşayan Bulgar vatandaşları devre dışı bırakılmıştır. Alınan bu Karar Demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır. Yine son alınan bir AY Mahkemesi kararıyla Türkiye’de Bulgar Vatandaşlarının son seçimlerde 23 Sandıkta kullandığı 18.000 oyu iptal edilmiştir. Vize sorunu iki ülke arasında büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bulgar vatandaşları rahatlıkla ülkemize girebildikleri halde,bu ülkede doğmuş Türkler vize mecburiyeti yüzünden yakınlarının cenazelerine gidememektedir.




arşivler

Mayıs 2009 Haziran 2009 Temmuz 2009 Ekim 2009 Kasım 2009 Aralık 2009 Ocak 2010 Şubat 2010 Mart 2010 Nisan 2010


adres

Rumeli Platformu

Cumhuriyet Meydanı
Meriç İş Hanı
Kat: 3 D.55
Gaziosmanpaşa / İstanbul

 

SMS duyuru

SMS duyuru sistemimize kaydolmak için lütfen cep telefonu numaranızı girin.

Adınız ve soyadınız:

Cep telefonunuz:


Tek Rumeli TV
BAYKAL AKÜ

AXA SİGORTA

BÖCEK REKLAMCILIK

İNEGÖL KÖFTE

MEHMET YALÇIN

SEDA MATBAA

RESSAM MÜMİN ÇİÇEK

MARMARA MEDYA GRUP

ZEYTİNLİ BAHÇE

KOSOVA KUYUMCUSU

DETAY BÜRO MOBİLYALARI

EKOL PASTANELERİ

KLAS OTO

MARMARA MÜHENDİSLİK

UZMAN MAKİNE

MEHMET YILDIRIM RUMELİ HALK TÜRKÜLERİ

ERKEK KUAFÖRÜ İSMAİL ERCAN

© 2009, Rumeli Platformu
GOPBİLİŞİM & KARPUZWORKS ORTAK ÇALIŞIMIDIR