rumeli platformu

ÇANAKKALE SAVAŞI KONULU KONFERANS

13 Mart 2010 Cumartesi

Çanakkale Savaşı Konulu Konferansımıza Tüm hemşerilerimiz ve dostlarımız davetlidir.

YER--------- Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi
KONUŞMACI--- Halil Ersin AVCI (Ezineli Yahya Çavuş'un torunu)
İstanbul Üniversitesi öğretim Görevlisi.
TARİH------- 18 MART 2010
SAAT-------- 19:00


DUYURU

Rumeli Platformu bünyesinde oluşturulacak Rumeli Balkan Oyunları Folklor ekibine katılmak isteyen 12 yaş ve üzeri olan hemşerilerimizin 15 Mart 2010 pazartesi akşam 19:00 platform merkezimizde olmaları rica olunur. Katılım ücretsizdir.


KAHVALTIMIZA KATILAN TÜM DOSTLARA TEŞEKKÜRLER



Bağlarbaşı esnafı erkek kuaförü İsmail ERCAN beyefendinin ikramı olan kahvaltımıza katılan tüm dostlara teşekkürederiz.
Sultangazi belediye başkan yardımcısı Nurgün GÜNGÖREN bey,Gaziosmanşa Ülkü ocakları başkanı Mehmet GÜNDÜZ bey ve yönetim kurulu üyeleri,yerel medya mesubu Fersan ÇOKSAVCI hanım,Şelale Düğün salonu yöneticisi ve sanatçımız Mehmet YILDIRIM (çaça mehmet) bey,Ozanımız Hasan ÖZTÜRK,Rumeli Tıp Merkezinin sahibni Dr.Servet ÇEVİK bey,Demokrat Parti Yönetim Kurulu üyeleri Mehmet YALÇIN bey ve Necmettin ÇALIŞKAN bey,Rumeli Balkan Federasyonu genel sekreteri Osman GÜREL beylerin ve isimlerini sayamadığımız hemşerilerimizin ve dostlarımızın katıldığı kahvaltımız tanışma ve kaynaşma amacına ulaşmıştır.


9 MART'DAN GÖRÜNTÜLER

12 Mart 2010 Cuma












TEŞEKKÜRLER

10 Mart 2010 Çarşamba

GAZİOSMANPAŞA VE SULTANGAZİ RUMELİ PLATFORMU YÖNETİMLERİ KADIN KOLLARINA
9 Mart 2010 Salı akşamı hafta arası ve havanın yağışlı olmasını hiçe sayarak gecemize renk katan tüm dostlarımıza;
Sultangazi Belediyesi Başkanımız Sayın Cahit ALTUNAY beyefendiye;
Gecemize sesiyle,kişiliğiyle,duruşuyla,cana yakınlılığyla renk katan Sayın Hüner COŞKUNER hanımefendiye;
Gecemize sponsor olan Gencallar Mağazası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet GENCAL beyefendi ve nezdinde tüm mağaza çalışanlarına;
Sultangazi Varol İnşaat’ın sahibi Sayın Muhammer VAROL beyefendiye;
Gecemize sesleriyle renk katan sanatçılarımız ÇAÇA MEHMET,OĞUZ GÜVEN,HASAN ÖZTÜRK VE BEYO beyefendiler ile Türk Halk Müziği Koromuzun tüm üyelerine;
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Halk partisi temsilcisi Sayın,Nevzat BÖCEK beyefendi ve Yönetim kurulu üyelerine;
Gaziosmanpaşa Milliyetçi Hareket partisi yönetim kurulu üyelerine;
Gaziosmanpaşa Demokrat Parti Başkanı Sayın,Köksal Toptan beyefendi ve yönetim kurulu üyelerine;
Gaziosmanpaşa Demokratik Sol Parti Başkanı Sayın,Remzi YILMAZ beyefendi ve yönetim kurulu üyelerine;
Gaziosmanpaşa Yeni Parti yönetim kurulu üyelerine;
Gaziosmanpaşa Türkiye Değişim Hareketi Başkanı Sayın,Yüksel KAYA beyefendiye;
Görsel basınımızın ve platformumuzun iftiharı TEK RUMELİ TV yönetim kurulu başkanı Sayın, Atilla BAYKAL beyefendiye;
Gecemize katılan tüm sivil toplum kuruluşlarına
Yerel Medya mensuplarına;
Ve Gecede emeği geçen tüm yönetim kurulumuza ve üyelerimize;
RUMELİ PLATFORMU BAŞKANI Muammer KIRPAT



Rumeli Platformu Kadınlar Kolu, Kadınlar Günü dolayısı ile Gaziosmanpaşa Şelale Düğün Salonu'nda bir gece düzenledi.
Gaziosmanpaşalı ve Sultangzili Kadınlar doyasıya eğlendiler…

Gaziosmanpaşa ve Sultangazi Rumeli Platformu, Kadınlar Kolu’nun organize ettiği gece kadınlar doyasıya eğlendiler. Gece de açılış konuşmasını Rumeli Platformu Kadınlar Kolu Başkanı Fatoş Aydoğdu yaparak, katılımcılara ‘Hoş Geldiniz’ dedi. Daha sonra söz alan Platform Başkanı Muammer Kırpat ise kadınlar gününün önemine vurgu yaptı.
Gecede ; Platform’un yeni oluşturduğu Hasan ÖZTÜRK’ün kurduğu ve şefliğini yaptığı ‘Koro’ ise ilk defa vizyona çıktı.
Gecemize Platform üyelerimizden ve yöneticilerinden bölgemizin sevilen ses sanatçılarından Çaça Mehmet ,Oğuz Güven,Hasan ÖZTÜRK ve Tek Rumeli Tv’nin Pazar sabahlarının sevilen sanatçısı BEYO sesleriyle renk kattı.
Gecenin Onur Konuğu Hüner Coşkuner hanımefendi her zaman olduğu gibi platformumuza verdiği destekle,mütevaziliğiyle,kişiliğiyle,pozitif enerjisiyle bir kez daha kalbimize altın harflerle adını yazdırdı, onlarca hayranını kırmadı fotoğraf çektirdi, şarkılarıyla katılımcıları coşturdu.
Gecede katkılarından dolayı sevilen ses sanatçımız Sayın Hüner COŞKUNER hanımefendiye, Sultangazi Beledisi Başkanımız Sayın Cahit ALTUNAY beyefendiye, Varol inşaatın sahibi Sayın Muhammer VAROL beyefendiye , Gencallar Mağazası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet GENCAL beyefendiye plaket verildi.


KAHVALTIMIZA BEKLİYORUZ

Onbeş günde bir platform merkezinde ücretsiz ve tüm dostlarımıza açık yapılan kahvaltılarımız devam etmektedir.
13 Mart 2010 Cumartesi saat 09:00 da Bağlarbaşından Erkek Kuaförü İsmail ERCAN beyefendinin ikramı olan kahvaltımıza davetlisiniz.

Rezervasyon için Hasan DEMİRHAN 05352569770
RUMELİ PLATFORMU YÖNETİMİ


DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

8 Mart 2010 Pazartesi

Tüm Bayanların 08 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutlarız.
RUMELİ PLATFORMU YÖNETİMİ


9 MARTTA HÜNER COŞKUNER BİZLERLE

5 Mart 2010 Cuma

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ TÜM BAYANLARA KUTLU OLSUN.
ÜLKEMİZİN SAYGIN SESLERİNDEN HÜNER COŞKUNER HANIMEFENDİNİN DE TEŞRİFLERİYLE RUMELİ PLATFORMU'NUN GELENEKSEL KADINLAR GÜNÜ KUTLAMASI 09 MART 2010 SALI AKŞAM 19:00 DA ŞELALE DÜĞÜN SALONUNDA YAPILACAKTIR.

TÜM HEMŞERİLERİMİZİ VE DOSTLARIMIZI AİLELERİYLE BERABER BEKLERİZ.

GAZİOSMANPAŞA VE SULTANGAZİ RUMELİ PLATFORMU YÖNETİMLERİ KADIN KOLLARI


PLATFORMUN MART 2010 ÇALIŞMA PROGRAMI

2 Mart 2010 Salı

01 MART 2010 PAZARTESİ SAAT 19:00 DA İSTİŞARE TOPLANTISI.
08 MART 2010 PAZARTESİ SAAT 19:00 DA İSTİŞARE TOPLANTISI
08 MART TEK RUMELİ TV KURULUŞ ETKİNLİKLERİNE KATILMAK.
09 MART 2010 PAZARTESİ (DÜNYA KADINLAR GÜNÜ EĞLENCE PROGRAMI).
HÜNER COŞKUNER HANIMEFENDİNİN TEŞRİFLERİYLE
GAZİOSMANPAŞA MEYDANI ŞELALE DÜĞÜN SALONU SAAT 19:00

13 MART 2010 CUMARTESİ SAAT 09:00 DA (P.M.)KAHVALTI.
İSMAİL ERCAN BEYEFENDİNİN İKRAMI
15 MART 2010 PAZARTESİ SAAT 19:00 DA (P.M.)İSTİŞARE TOPLANTISI.
18 MART 2010 PERŞEMBE ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA PROGRAMI.
22 MART 2010 PAZARTESİ SAAT 19:00 DA (P.M.) İSTİŞARE TOPLANTISI.
26 MART 2010 BALKAN ŞEHİTLERİ ANMA PROGRAMI.
28 MART 2010 PAZAR SAAT 10:00 DA (P.M.)KAHVALTI.
29 MART 2010 PAZARTESİ SAAT 19:00 DA (P.M.) İSTİŞARE TOPLANTISI.


BALKANLARDA GEÇEN HAFTA

SIRBISTAN'DAN DAVUTOGLU GIBI ACIKLAMA
Sirbistan Disisleri Bakani Vuk Jeremic, ulkesinin ve Turkiye'nin bolgedeki sorunlarin cozumu icin yogun caba harcadiklarini belirterek, ''Sirbistan ve Turkiye, Balkanlar'da sifir sorundan yana'' dedi.
Ankara'daki temaslarini Sirbistan Radyo Televizyonu'na degerlendiren Jeremic, her iki ulkenin Balkanlar'da istikrar ve barisin saglanmasi, Avrupa Birligi ile butunlesme yonunde caba harcamaya kararli olduklarini, ''bolgesel iliskilerde Balkanlar'da sifir sorun icin isbirligini surdureceklerini'' soyledi.
Turkiye'de Cumhurbaskani Abdulah Gul ve Disisleri Bakani Ahmet Davutoglu ile gorustugunu animsatan Jeremic, bu gorusmelerde, ikili ve bolgesel isbirligini gelistirme olanaklarinin ele alindigini kaydetti.
Belgrad'i Sancak uzerinden Karadag'a baglayacak otoyolun yapimi icin Turk sirket ve bankalarinin gosterdigi buyuk ilgiden memnuniyet duyduklarini belirten Jeremic, ''Bu, Sancak'in sosyal ve ekonomik goruntusunu degistirecek, Sirbistan'i Bati Balkanlarda Turkiye'nin en onemli ortagi konumuna getirecek stratejik buyuk bir yatirimdir'' diye konustu.
Jeremic, Turkiye'nin yakinda Sirbistan ile dis ticaret anlasmasini onaylamasini beklediklerini de vurguladi.
***
SIRBISTAN'DA 700 BIN KISI ACLIK SINIRINDA
Sirbistan Sosyal Calisma Bakani Rasim Layic, ulkede yoksul oraninin gecen yil yuzde 9,2 oldugunu belirterek, yaklasIk 700 bin kisinin aclik sinirinda oldugunu bildirdi.
Layic, 2008'de yuzde 7,9 olan yoksulluk oraninin, 2009'da yuzde 9,2'ye ciktigini belirtirken, devletin, Sosyal Calisma Yasasina gore hak kazanan 160 bin kisiye sosyal yardim yaptigini kaydetti.
Ote yandan, yil sonuna kadar cikmasi beklenen yeni yasayla 250 bin kisinin sosyal yardimdan yararlanacagini vurgulayan Layic, 65 yasin ustundeki yaslilarin, 13 yasina kadar cocuklarin, issiz kadinlarin, cok cocuklu olan ve koyde yasayan ailelerin durumlarinin son derece kotu oldugunu ifade etti.
Bunun icin butceden ek odenek ayrilmasi gerektigini belirten Layic, 2011'de ulkedeki ekonomik durumun iyilesmesi ve krizin atlatilmasini umut ettiklerini soyledi.
***
ABD KOSOVA HALKININ PARTNERIDIR
Amerika BirlesIk Devletleri bundan boyle de Kosova halki ve hukumetinin partneri olmaya devam edecektir. Bu aciklamayi Washington’da Kosova Buyukelciliginde dun aksam duzenlenen bir torende, ABD Devlet Sekreteri Vekil Yardimcisi Stuart Jones yapti.
Kosova bagimsizliginin ikinci yildonumu dolaysiyla Washington’da Kosova Buyukelciliginde duzenlenen kabulde, yore ulkeleri buyukelcileri yanisira Kosova’yi henuz tanimayan ulke buyukelcileri de olmak uzere yaklasIk 150 konuk hazir bulundu.
Bu manifestasyonun ev sahibi Buyukelci Avni Spahiu, yaptigi selamlama konusmasinda, Kosova halkinin politik ve ekonomik strukturlerinin guclenmesine dogru ilerlemekte oldugunu, ayni zamanda topluluk haklarinin da korunmasini sagladigini belirtti.
ABD Devlet Sekreteri Vekil Yardimcisi Stuart Jones ta Kosova’yi elde ettiklerinden dolayi kutlayarak , Disisleri Bakani Hillary Clinton’un da selamlarini iletti ve bir kez daha ABD’nin Kosova halki ve hukumetinin sadik partneri oldugunu vurguladi.
***
BOSNA HERSEK EKONOMIK KRIZIN ESIGINDE
Bosna Hersek'te Baris anlasmasi'nin uygulanmasini gozlemleyen Konsey'in ust kurul uyesi ulkelerin buyukelcileri, ekonomik durumun gittikce kotulestigi degerlendirmesinde bulundu.
Bosna Hersek medyasi tarafindan aktarilan buyukelcilerin aciklamasinda, hukumet ile Uluslararasi Para Fonu (IMF) arasinda saglanan "standby" anlasmasinin, gittikce kotulesen bu durum karsisinda en tutarli yaniti teskil ettigi belirtildi.
Buyukelcilerin degerlendirmesinde, varilan anlasmaya uyumlu olarak IMF ve diger uluslararasi finans kurumlarindan, ayni zamanda Avrupa Birligi'nden gerekli paranin saglanmasi icin, hukumetin kamu tuketiminde, ozellikle birey ve aileye nakit odeme sisteminde reform gereksinimine isaret edildi.
Buyukelciler ayni zamanda, eylem zamaninin cok dar olduguna, harekete gecilmemesi durumunda toplumun her kesimine bu faturanin cok yuksek olacagina dikkat cekiyor.
***
BULGARISTAN’DA EKONOMIK KRIZIN BOYUTLARI ARTIYOR
Ekonomik krizin olumsuz etkilerinin giderek daha fazla hissedilmeye baslandigi Bulgaristan’da issizlik orani rekor duzeyde artiyor.
Bulgaristan is ve isci bulma kurumundan yapilan aciklamada, gecen Ocak ayinda issizler ordusuna 28 bin kisinin daha eklendigi ve issiz sayisinin 366 bin 887’ye ulastigi bildirildi. Aciklamada, calisabilir nufus arasinda resmi issizlik oraninin yuzde 9,9 oldugu kaydedildi.
Ekonomi uzmanlari, nufusu 7.45 milyon Bulgaristan’da gecen yil ekonomik krizin etkisiyle her ay ortalama 17 bin kisinin issiz kaldigini hatirlatarak, yeni yilin ilk ayinda bu rakamin yaklasIk yuzde 61 artarak 28 bine ulasmasini “son derece karamsar bir tablo” olarak degerlendiriyor.
Bulgaristan’da hemen hemen her sektorde durma noktasina gelen yatirimlarin canladirilabilmesi icin hukumet Avrupa Birligi’nden yardim bekliyor. Basta basbakan Boyko Borisov olmak uzere hukumet uyeleri Avrupa Birligi tarafindan daha once kesilen yardim fonlarinin yeniden acilmasi icin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’nda yogun bir lobi calismasi yapiyor.
Uluslararasi gozlemciler, gerekli ekonomik tedbirlerin alinmamasi ve Avrupa Birligi’nin yardim yapmamasi durumunda Bulgaristan’daki krizin onumuzdeki aylarda daha da “vahim” boyuta ulasacagi gorusunde birlesiyorlar.
***
ARNAVUTLUK'TA ORGAN KACAKCILIGI SORUSTURMASI
BM yetkilileri Arnavutluk’ta organ kacakciligina dair bagimsiz bir sorusturma acilmasini istedi. Iddialara gore, Kosovo savasi sirasinda bazi Sirplar oldurulerek organlari calindi.
BM insan haklari yetkilisi Philip Alston Tiran’da yaptigi aciklamada, Arnavutluk Hukumetinin, bagimsiz sorusturma acilmasini engelledigini soyledi.
Alston iddialari arastirmak uzere bir haftadir Arnavutluk’ta bulunuyor.
Sirbistan 1999 Kosova savasi sirasinda yuzlerce Sirbin kayiplara karistigini ileri suruyor. Yetkililer bu sivillerin Kosova’dan Arnavutluk’a kacirildigina ve organlarinin satildigina dair kanit oldugunu belirtiyor.
***
ARNAVUTLUK'TA SIYASI KRIZ
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Baskani Mevlut Cavusoglu, Arnavutluk’ta ana muhalefetteki Sosyalist Parti’nin 28 Haziran 2009 tarihindeki genel secimde usulsuzluk yapildigi gerekcesiyle parlamentoyu boykot etmesiyle baslayan ve yaklasIk 6 aydir devam eden siyasi krizin bir an once cozulmesi gerektigini soyledi.
Siyasi krizin cozumune katki saglamak amaciyla beraberindeki heyetle birlikte dun Tiran’a gelen ve en ust duzeyde temaslarda bulunan Mevlut Cavusoglu, bugun br basin toplantisi duzenledi. Arnavutluk Cumhurbaskani Bamir Topi, Meclis Baskani Jozephina Topalli, Basbakan Sali Berisa ve Sosyalist Parti Genel Baskani Edi Rama ile ayri ayri gorusmelerde bulunan Cavusoglu, "Ana muhalefet partisi parlamentoya donmeli ve siyasi kriz daha fazla zaman kaybedilmeden cozulmelidir" dedi.
Bu krizin Arnavutluk’un Avrupa Birligi ile butunlesme surecine onemli olcude zarar verdigini belirten Cavusoglu "Iktidar ve muhalefet bu sorunu uluslararasi kurumlara gerek kalmadan kendi icinde halletmelidir" diye konustu.
Sosyalist Parti’nin parlamento boykotuna son vermesi durumunda sorunun cozumunde onemli bir adim atilmis olacagini vurgulayan Cavusoglu sunlari soyledi: "Secimler hakkinda arastirma yapmak uzere kurulacak parlamento komisyonuna, muhalefet partisi uyeleri baskanlik yapmalidir. Boylece komisyonun daha adil bir sekilde calismasi saglanir."
Bu arada Basbakan Berisa da yaptigi aciklamada, iktidar partisi olarak, kurulacak arastirma komisyonunda cogunlugu muhalefet partisi uyelerine vermeye hazir olduklarini bildirdi. Siyasi krizin cozumu icin yapici tavir sergilediklerini kaydeden Berisa, Sosyalist Parti’ye bir kez daha, parlamento boykotuna son vermesi cagrisinda bulundu.
***
SAVAS SUCU ZANLISI MLADIC'IN EVI ARANDI
Sirp polisinin, savas sucu zanlisi Bosnali Sirp komutan Ratko Mladic'in Belgrad'daki evini yeniden aradigi bildirildi.
Savas suclari savcisi Vladimir Vukcevic'in ofisinden yapilan aciklamada, 8 bin kisinin olduruldugu Srebrenitsa katliami ve Bosna Savasi'nda isledigi diger savas suclari nedeniyle Lahey'de eski Yugoslavya icin kurulan Uluslararasi Savas Suclari Mahkemesi tarafindan tutuklama istemiyle aranan Mladic'in yakalanmasi icin surdurulen cabalarin bir parcasi oldugu duyuruldu.
Beta Haber Ajansi da, polisin bugun yaptigi aramada yaklasIk 95,380 dolarin ele gecirildigini bildirdi.
Mladic'in evinde daha once yapilan aramalarda polis, bir takim belgelere, hard disklere ve video kasetlerine el koymustu.
Lahey'deki mahkeme tarafindan soykirimla suclanan Mladic'in Sirbistan'da milliyetciler tarafindan saklandigi saniliyor.
Avrupa Birligi'ne katilmak icin resmen aday olan Sirbistan'in bu hedefine yaklasmak icin 2006 yilinda Belgrad'da ortadan kaybolan Mladic'i tutuklamasi gerekiyor.
***
AB’DEN YARDIM ISTEME SIRASI BULGARISTAN’DA
Ekonomik krizin olumsuz etkilerinin giderek daha fazla hissedilmeye baslandigi Bulgaristan’da issizlik orani rekor duzeyde artiyor. Bulgaristan is ve isci bulma kurumundan yapilan aciklamada, gecen Ocak ayinda issizler ordusuna 28 bin kisinin daha eklendigi ve issiz sayisinin 366 bin 887’ye ulastigi bildirildi.
Aciklamada, calisabilir nufus arasinda resmi issizlik oraninin yuzde 9.9 oldugu kaydedildi. Bulgaristan’da hemen hemen her sektorde durma noktasina gelen yatirimlarin canladirilabilmesi icin hukumet Avrupa Birligi’nden yardim bekliyor. Basta Basbakan Boyko Borisov olmak uzere hukumet uyeleri Avrupa Birligi tarafindan daha once kesilen yardim fonlarinin yeniden acilmasi icin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’nda yogun bir lobi calismasi yapiyor. Uluslararasi gozlemciler, gerekli ekonomik tedbirlerin alinmamasi ve Avrupa Birligi’nin yardim yapmamasi durumunda Bulgaristan’daki krizin onumuzdeki aylarda daha da vahim boyuta ulasacagi gorusunde birlesiyorlar.


KAHVALTILARA OLAN İLGİDEN MEMNUNUZ

1 Mart 2010 Pazartesi



28 Şubat 2010 günü Sultangazi de faaliyet gösteren Varol İnşaatın sahibi Muhammer VAROL ve değerli eşlerinin ikramı olan kahvaltımızı onurlandıran çok değerli hemşerimiz Sultangazi Belediye Başkanımız Sayın, Cahit ALTUNAY beye, Vatan Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Aytulu KİRAZALDI hanımefendiye, İlçemizdeki siyasi partilerde yönetici olan hemşerilerimize, yerel medya üyelerine ve tüm dostlara teşekkürederiz.
Kahvaltılarımıza olan ilginin hemşerilerimiz ve dostlarımız arasında teveccüh görmesi, hemen her kahvaltıda farklı simaların katılması, buluşması, sorunların,sevinçlerin,gündemin paylaşıldığı sohbet ortamlarına dönmesi ve neredeyse tüm günü kaplaması bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir.
RUMELİ PLATFORMU YÖNETİMİ


BULUNDUĞUNUZ YERLERDE ASOSYAL OLMAYIN SİYASETE KATILIN






Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın
‘Bulunduğunuz yerlerde asosyal olmayın ve siyasete katılın’ sözleriyle tamamladığı
27 Şubat 2010 günü , Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı Sayın Faruk ÇELİK bey ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın katıldığı Türk,Soydaş ve Akraba Topluluklarının kurmuş oldukları, sivil toplum örgütleriyle buluşma yemeğine Gaziosmanpaşadan Rumeliplatformu yönetimi , Tek Rumeli T.V.’nin yönetim kurulu başkanı Atilla Baykal, Platformumuzun kurucu başkanı Selahattin Meriç, Sultangazi Belediye Başkan Yardımcısı Nurgün Güngören,Rumeli Türkleri federasyonu yönetim kurulu üyesi Osman Gürel, Göçmenlere yardım derneği yön.kur.üye. Fikret Hacı, Altaylardan Tunaya derneği yön kurulu üyeleri İdris Kahraman ve Eşref Küçükateş, Balkonoloji bşk. Niyazi Akkılıç iştirak etmiştir.
Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU beyin konuşmalarından notlar;
Sivil Toplum Kuruluşları niçin önemlidir.
1- Tarihi Arka Plan
2- Sosyal Dayanışma, ferdlerin sosyal konumlarını güçlendirilmeli.
3- Hukuki boyut, bulunduğunuz ülkelerdeki eşit haklardan yararlanılmalı,islamafobi ve ırkçılıkla mücadele edilmeli.
4- Ekonomik sorumluluk.
Tarihimiz nekadar köklüise geleceğimiz o kadar güçlü olacak.
RUMELİ PLATFORMU YÖNETİMİ


BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A SUNULAN RAPOR

27 ŞUBAT 2010 TARİHİNDE DEVLET BAKANIMIZ SAYIN FARUK ÇELİK'İN DÜZENLEDİĞİ
TÜRK, SOYDAŞ VE AKRABA TOPLULUKLARININ KURMUŞ OLDUKLARI, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE BULUŞMA YEMEĞİNDE SAYIN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A SUNULAN RAPOR.

TÜRKİYE İLE BULGARİSTAN ARASINDAKİ İLİŞKİLER
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
I-BULGARİSTAN’DA YAŞAYAN TÜRKLER VE OSMANLI –TÜRK
KÜLTÜR MİRASIMIZLA İLGİLİ SORUNLAR

1-TÜRKÇE EĞİTİM VE KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR SORUNU: Bulgaristan ile yapılan ikili 1913,1925 Antlaşmaları ve çok taraflı antlaşmalarla Türkçe eğitim kabul edilmiştir ve geçmiş bazı dönemlerde Türk azınlık okulları ve Türkçe eğitim de uygulanmıştır. Ancak daha sonraki dönemlerde Türklerin bu hakları engellenmeye başlamıştır.Özellikle 2’ci Dünya savaşından sonra kurulan Komünist Rejim döneminde 1959 yılında Türk Azınlık Okulları kapatılıp,Bulgar Milli Eğitimine bağlanmıştır.Türkçe eğitim, çıkan gazete ve dergiler ile TV ve Radyo yayınları kısıtlanmış,Türk- Kültürel çalışmalar engellenmiştir.1970’li yıllara gelindiğinde “Eğitim dili” olan Türkçe “yasaklı dil” haline gelmiştir.Yeni dönemde ve AB sürecinde de büyük bir ilerleme kaydedildiği söylenemez.Bulgarca tek resmi dil olduğundan,Dilekçe verme,Kamu kurum ve kuruluşlarda,Mahkemelerde,seçimlerde Türkçe Propaganda yasaktır.Tamamen Türklerin yaşadığı bölgelerde,seçimlerde Belediye Başkanlarının da Türklerden seçilmesine rağmen Belediyelerde Türkçe konuşulamamaktadır.Bulgaristan’da halen hiçbir Türk okulu ve Kültürel faaliyet yoktur.Son örnekler, bu yıl Cebelde yapılan anma törenleri için Türkiye’den gelen misafirlere hitaben belediye tarafından yazdırılan “Hoş geldiniz” pankartı yüzünden,yetkililer aleyhine dava açılmıştır.Yine 2009 yılı Aralık ayı içinde Bulgar televizyonu BNT’nin 1’inci kanalında hafta içi her gün 10 dakika yayınlanan Türkçe haberlerin kaldırılması için referandum talep edilmiştir.Türkçe haber programının yasaklanması için uzun süredir kampanya yürüten ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA Partisi’nin lideri Volen Siderov Başbakan Boyko Borisov’un da desteğini alarak referandum teklifi hazırlamıştır.Ancak Başbakan Türkiye ve Avrupa Birliği’nden gelen tepkiler üzerine ”ATAKA’nın tuzağına düştüm,Türkçe haberler konusundaki referanduma destek verme kararı yanlıştı,bu azınlık haklarına da aykırı olur” diyerek tavrını değiştirmiştir.Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür,ancak bunlar dahi ,antlaşmalara rağmen Bulgar yetkilerin ülkesinde yaşayan 1,5 milyon Türkün günde 10 dakikalık kendi hazırladıkları haberlerin ana dilleri olan Türkçe yayınlanmasına dahi tahammülleri olmadığını göstermektedir.Türkçe eğitim olmadığı için genç nüfus ana dili olan Türkçe’yi unutma noktasına gelmiştir.Bir milletin yok olmaması için dil, din ve kültürel değerleri korunmalıdır. Türklerin yoğun olduğu bölgelerde ana dilleri ile eğitim yapabilmeleri için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Bu ülkede Türkçe okutulmaması nedeniyle Türk Dili ve Edebiyatı branşı olan öğretmenler ya boşta kalmış veya başka branşta ders vermek zorunda bırakıldıkları bilinmektedir. Bu öğretmenlerimizin asli görevlerinde çalışabilmeleri sağlanmalı, yeterli olmadığı takdirde Türkiye’den öğretmen gönderilmelidir. Mevcut Türk Dili öğretmen ve yöneticilerinin periyodik olarak ülkemize davet edilerek eğitim seminerlerinin düzenlenmesi. Milli Eğitim Bakanlığında bu konularda etkin eğitim politikaları üreten bir bölüm oluşturulmalıdır. Şu anda 1,5 milyon Türkün yaşadığı Bulgaristan’da zorunlu seçmeli statüsünde verilen ve bölgelere göre değişen Türkçe eğitim de, 1992 yılı basımı son derece yıpranmış Türkçe kitaplarla yapılmaktadır. Bu konuda acilen kitap basımı ile ilgili destek verilmesi gerekmektedir.
ÇÖZÜM: Bulgaristan’da yaşayan 1.5 milyon civarında Türk azınlığın antlaşmalardan ve AB kriterlerinden doğan azınlık haklarının uygulanması ve okullarda ana dilde eğitim hakkının kabul ettirilmesi ve azınlık okullarının eskiden olduğu gibi tekrar uygulamaya konulması için girişimlerde bulunulması. Balkanlarda milli ve kültürel özelliklerin korunabilmesi için yerel Türkçe gazete ve dergi çıkarılması, Türkçe yayın yapan radyo ve televizyon kanallarının faaliyete geçirilmesi ve kültürel çalışmalar için destek sağlanmalıdır. İnsanlarımızın Türkçeye özendirilmesi ve teşvik edilmesi, Türkçe kitaplar ulaştırılarak dağıtılması, Kardeş Belediye ve Kardeş Okullar,Dershane ve Kurslar vasıtası ile öğretilmesi,Radyo ve TV’de Türkçe yayınların artırılması ve Kültürel çalışmaların teşviki için gerekli girişimlerin yapılması.İlgi gören Türk dizi filmleri oyuncuları bu ülkeyi ziyaret etmeleri için teşvik edilmesi ve 23.Nisan Çocuk Bayramı’nın Balkan ülkelerinde de kutlanması ve gerekli tüm çalışmaların yapılması.
2-EKONOMİK SORUN: Bulgaristan’da yaşayan Türk nüfusunun durumu giderek daha da kötüleşmiş, tarım ve hayvancılıkta donanımsız bırakıldıkları için Devlet teşviki ve AB fonlardan istifade edememiş ve fakirliğe mahkum edilmişlerdir.Bu gün ülkedeki nüfusa göre işsizlik ,Bulgarların yoğun olduğu kesimlerde yaşayanlarda %10 iken Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde %70’lere dayanmış,bu da ekonomik dağılımın adaletsiz ve ırkçı temellere dayandırıldığının göstergesidir.Bundan dolayı soydaşlarımızın;her yıl binlercesinin Türkiye’ye ve AB ile diğer dünya ülkelerine göçü devam etmekte ve Bulgaristan’daki nüfusları azalmaktadır.
ÇÖZÜM:Göçün önlenmesi için Türk işadamlarının Bulgaristan’da yatırıma teşviki suretiyle Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde işyerleri açmak ve onları istihdam etmek suretiyle Türklerin Ekonomik olarak güçlendirilmesi ve işsizliğe çözüm bulunması gerekmektedir.Devlet Yetkililerimizin bu ülkeyi ziyaretleri sırasında bu ülkeden göç eden işadamlarını da bölgeyi iyi bilmeleri nedeniyle davet etmeleri ve heyetlere dahil edilmeleri düşünülmelidir.Soydaşlarımızın yaşadıkları bölgelerde hayatını devam ettirebilmeleri için ekonomik olarak güçlendirilmeli.Kooperatif vs birlikler şeklinde bir araya gelmeleri teşvik edilmeli ve desteklenmeli.Örneğin Ziraat Bankası 2010 yılını Balkanlara açılım yılı ilan etmiş ve Bulgaristan’da bulunan şubelerinin yanında 5 Şube daha açmayı hedeflediği belirtilmektedir.Bu Şubeler kırsal kesime mahkum edilen soydaşlarımızın tarım ve hayvancılıkta kredi desteği ile ürünlerinin alınması güvencesi verilmesi ve gerekli çalışmaların yapılması.
3-MÜLKİYET HAKLARI: Bulgaristan’ın kuruluşu ile 1877-78 Osmanlı Rus savaşı ve 1912-13 Balkan savaşları sırasında zorla göç ettirilen veya öldürülen Türklere ait mülkler Bulgar yerleşimcilere dağıtılmıştır. Balkan savaşlarından sonra Türkiye (Trakya’
dan)Bulgar ordusu ile birlikte kaçıp Bulgaristan’a yerleşen Bulgarlara verilmiştir.İkinci Dünya savaşından sonra Eski Komünizm döneminde kamulaştırılan ve büyük bir kısmı Kooperatiflere katılan taşınmaz mülkler bu ülkede yaşayan Türklere iade edilmeye başlandığı ve bu sürecin halen devam etmekte olduğu belirtilmektedir.Bulgar vatandaşı olarak ülkede yaşayan soydaşlarımız bundan yararlanmıştır.Ancak Savaşlar sırasında ve sonrasında zorunlu göç edenler ile sonraki yıllarda Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç edenler,örneğin toplu göçlerin yaşandığı 1950-1951 tehciri,1968 göçü ve 1989 zorunlu göçü ve sonraki yıllarda göç edenler kendilerinin veya atalarının mülklerini hak sahibi olmalarına rağmen henüz alamamışlardır.
Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri yeterince çalışma yapmamış, hak sahipleri bilgilendirilmemiş, hak arayanlar engellerle ve güçlüklerle karşılaşmış, yargı yolu ile netice elde edilememiş veya daha önce göç edenlerin büyük bir kısmı da hakkını maalesef aramamıştır. Oysa Bulgaristan değişimle birlikte çok partili sisteme geçtikten sonra 1992 yılından itibaren özel bir birim oluşturarak, tüm Dünyada yaşayan Bulgar vatandaşları ve Bulgar soyundan olanlara Dünyadaki Büyükelçilik,Konsoloslukları vasıtası ve basın yolu ile “Osmanlı döneminde bugünkü Türkiye sınırları içinde yaşayan tüm Bulgarların,ülke ile hiç ilgisi kalmayanlara dahi ulaşarak,atalarından kalan tapu ve mülkleri bilgileri, Türkiye sınırları içinde sahip olukları bütün kilise vakıf,ören yerlerinin bilgilerini toplayarak Türkiye’nin karşısına AB kurum ve komisyonlarına başvurarak tazminat talebinde bulunmuştur.
Bulgaristan 2008 yılbaşında AB’ye üye olmuş ve hemen Türkiye’yi şikayet ederek Avrupa Parlamentosunun 21.05.2008 tarihinde karara çıkan”2007 Türkiye İlerleme Raporu İlke Kararları bölümünde ”özellikle Türk Makamlarına iyi komşuluk ilişkileri ruhuna uygun olarak,önemli ikili sorunları çözmek için Bulgaristan(Bulgar Trakya göçmenleri mülkiyet sorunları vs.) diyalogu geliştirmeye davet eder.” Şeklinde karar çıkmasını sağlamıştır. Oysa iki ülke arasında mülkiyet meseleleri ile ilgili konular 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrası imzalanan antlaşmalar, Balkan savaşı sonrası 1913 tarihli ve yine bu dönemi de kapsayan 1925 tarihli Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması ve ikamet sözleşmesi ile bu konuları kati olarak düzenlemiş ve Bulgar Meclisinde bu antlaşma 27.05.1926 tarihinde aynen kabul edilmiştir.
Yine Türkiye ile Bulgaristan arasında Zorunlu göçten sonra imzalanan 1992 Dostluk Antlaşması ile taraflar arasında bulunan sorunların çözümünde kararlı oldukları ve mülkiyet,
sosyal ve insani sorunlar gibi hususların mütekabiliyet esasına göre çözüme kavuşturulacağı belirtilmektedir.Bulgarların iddialarının aksine her iki antlaşmada da konuların herhangi birinin öncelikle takvime bağlanarak çözülmesi öngörülmemiş,antlaşma hükümlerine göre sorunların karşılıklı olarak çözüleceği açıktır.Bulgar yetkililerin bu konudaki görüşlerini yansıtması bakımından 08.01.2010 tarihinde basınımızda da yer alan Bulgaristan’da yurt dışında yaşayan Bulgarlardan sorumlu Devlet Bakanı Dimitrov’un Bulgar basını ve Uluslar arası ajanslara verdiği röportajında Türkiye’den 1913’ten sonra göç eden Bulgarların bırakmak zorunda kaldıkları mal ve mülkleri için 20 milyar dolar tazminat isteneceğini ve bu konunun çözümünün Türkiye’nin AB üyeliği için bir ”ön koşul” haline getirileceğini ileri sürmesi olmuştur. Bulgaristan’da bu konuda görevli Devlet Bakanı haftada bir Basın organları, devlet TV yayınları vasıtası ile konuşmalar yaptığı ve aynı konuda faaliyet gösteren devlet destekli Trakya cemiyetleri ve STK’ları bir çatı altında toplanarak fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri tespit edilmiştir.
ÇÖZÜM:Bulgaristan’da yapılan çalışmaya benzer bir çalışma ile Bilgi ve belgelerin tek bir yetkili merkezde toplanması,bütün bu konuda faaliyet gösteren STK ortak çalışma yapmaları yönünde teşvik edilmesi ve işbirliği yapmak sureti ile gerektiğinde maddi destek sağlanması ve Bulgaristan Devleti kurulduğu tarihten itibaren göçmenlerin Tapu kayıtları ve mülklerinin envanterinin tespiti yönünde gerekli çalışmaların yapılması.
Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar ile AB nezdinde,karşı talep ve tezlerle cevap verilmesi ülkemizde yaşayan ve yurt dışında bulunan insanlarımızın bu konularda teşvik edilmesi ve her türlü desteğin sağlanarak hak sahibi insanlarımızın harekete geçirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması.
4-OSMANLI-TÜRK KÜLTÜR MİRASI VE VAKIFLAR SORUNU:
Daha çok Balkan ülkelerinde olmak üzere Osmanlı-Türk eserleri her geçen gün bilinçli olarak yok edilmektedir. Onarımlarına izin verilmemesi, onarımları için gerekli maddi desteğin bulunamaması, başka amaçla kullanımları ve çeşitli bahanelerle yıkılıp ortadan kaldırılmaları ayrıca ilgili ülkelerin onarım bahanesiyle temel özelliklerinden uzaklaştırılmaları nedeniyle sayıları yok denecek kadar azalmıştır.Türkiye ve Bulgaristan arasında ikili ve çok taraflı antlaşmalarla güvence altına alınan Osmanlı Kültür Mirası ve İslam Vakıfları ile Türk-İslam azınlığının cemaat olarak Müftülük seçimi ve dini özgürlükleri kısıtlanması da bir başka sorun teşkil etmektedir.Osmanlı döneminden kalan ve tahrip edilen,kaderine terk edilen Cami,vakıf ve tarih eserlerinin onarılmasına izin verilmemekte.Vakıf malları iade dilmemektedir.Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri Plovdiv(Filibe)de 58 sekiz cami bulunmakta iken,bugün sadece biri bakım gerektiren,ikisi ayakta kalabilmiştir.Osmanlı döneminden kalan tarihi Cami ve eserlerimiz konusunda Bulgaristan genelinde durum aynı olup,Vakıf ve vakıf mallarından eser kalmamıştır.
ÇÖZÜM: Bulgaristan’da bulunan Osmanlı-Türk Kültür mirası ve Vakıflarının tespiti ve yaşatılması için gerekli çalışmaların yapılması.Bu eserlerin korunması için maddi desteklerin arttırılması, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin sağlanması, bölgelerle özdeşleşmiş olan kültürel miraslarımızın restorasyon çalışmalarının hızla tamamlanması gerekmektedir. Vakıf eserlerimizin kurtarılması ve amaçlarına uygun olacak şekilde tahsis edilmesi ve hizmete açılması sağlanmalıdır.
5-BULGAİSTAN TÜRKLERİNİNİ 1989 YILI ZORUNLU GÖÇÜ:
Bu yıl Bulgaristan’dan zorunlu göçün 20 yılı nedeniyle Ankara,İstanbul,Bursa,
İzmir ve Türkiye’nin bir çok Büyük Şehrinde düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. Bu anma toplantılarında bir daha Bulgaristan’da Komünist Rejim döneminde Türklere karşı yapılan mezalim,asimilasyon uygulamalar ve zorunlu göç hatırlatıldı:
Türklerin yaşadığı köyler kasabalar basılıp, Türklerin adları zorla Bulgar adları ile değiştirildi,Türkçe konuşmaları,ibadetleri yasaklandı, milli benliklerinin yok edilmesi için mezarlıkları dahi tahrip ediliyor ve direnen Türkler başta Belene olmak üzere ülke genelinde kurulan toplama kamplarına sürülüyor ve acımasızca öldürülüyordu.1985 yılı Mart ayına kadar 2.500 Türkün can verdiği tahmin ediliyor.Yine olaylar sırasında Bulgar İçişleri Bakanı’nın açıklamasına göre (aralarında ünlü bilim adamı ve dünya şampiyonu dahi olan sporcularının da bulunduğu) 880.000 Türkün isimlerinin değiştirildiği,550.000 kişiye ülkeyi 24 saat içinde terk etmeleri için Pasaport verildiğini belirtiyordu .“Bulgaristan’da Türk azınlığı yoktur Osmanlıların zorla Türkleştirdiği ve din değiştirmeye zorladığı Bulgarlar vardır ve bu bir Soya Dönüş süreci ”diyorlardı.Türklere reva görülen uygulamalar, Türkiye’nin girişimleri neticesinde BM,AB ve bütün Uluslar arası forumlarda kabul edilmiş,kınanmış ve yaptırımlar uygulanmıştır.Hayatını kaybeden ve bu uygulamalara tabi tutulan Türklerin zararlarının telafisi imkansızdır.Zorunlu göçe tabi tutulan ilk aşamada 400.000 kişi, bunu izleyen göç dalgası ile toplam 600 bin kişiye ulaşan soydaşlarımızın mağduriyetinin giderilmediği sonucuna varılmıştır.
ÇÖZÜM: Bulgaristan’daki Komünist Rejim tarafından Türklere ve diğer azınlıklara karşı işlenen suçlar belli olmasına rağmen,suçlular halen cezalandırılmış değildir.Sofya Askeri Savcılığı 20 yıldan beri soruşturmayı sonuçlandıramamış,süreç sürüncemede bırakılmakta ve zamanaşımına uğratılmak istenmektedir. AB, Bulgaristan ile müzakere sürecinde çok hassas davrandığı azınlıklar konusunda,Türk azınlığın durumu hiçbir şekilde koşul haline getirmemiş,demokratik kültürel ve ekonomik hakları konusunda uyarıda bulunmaksızın Bulgaristan’ı AB üyeliğine kabul etmiştir.Suçluların cezalandırılması için gerekli girişimlerin devam ettirilmesi,mağdurlar hak aramaları için teşvik ve desteklenmeli, konunun sonuna kadar takipçisi olunmalı.Uluslararası Kurum ve kuruluşlar ile AB nezdinde girişimlerin devam ettirilmesi ve gerektiğinde yaptırımların uygulanması.
6-TÜRK DÜŞMANLIĞI SORUNU: Bulgarların Milli bir bütün halinde kendilerini idrak ediş tarihleri çok yeni olduğundan, Bulgar milliyetçiliği sürekli Türk Düşmanlığı ile beslenmektedir. Bulgarlar bu aşkın kendileri için daima ileriye dönük bir dinamizm kaynağı teşkil ettiğine inanmaktadırlar. AB üyesi olmalarına rağmen, bu düşünceden kurtulabilmiş değiller. Son dönemde Bulgaristan’da yetkililerin Türkiye aleyhine beyanları 05.07.2009 seçimlerinden sonra yazılı ve görsel basında yine artmıştır. Türkiye ve Türkler aleyhine yayınlar çoğalmış ve Türk düşmanlığı alenen yapılmakta ve körüklenmektedir. Kurulan Irkçı partilerden birisi Türkleri tek hedef haline getirmiş. Sahibi olduğu bir TV kanalı vasıtası ile faaliyetini sürdürmekte ve Türk aleyhtarlığında öncülük etmektedir. Demokrasiye geçişte Bulgaristan’da oluşturulan ve örnek gösterilen etnik barış modelini bu yeni oluşumlar tahrip etmekte ve Türk ve diğer azınlıklara karşı kin ve nefret duyguları alenen körüklemektedir.
ATAKA Parti Başkanının basında yer alan açıklamalarından Osmanlı Döneminde Türklerin Bulgar İsyanlarının bastırılmasında Bulgar Halkına karşı Soykırım işlediği şeklinde bir yasa tasarısını Bulgar Meclisine sevk etmeye hazırlandığı ve İktidar Partisinin de buna destek sözü verdiği haberleri yer almıştır.Halen antlaşmalara rağmen, Bulgaristan’da Anayasa ve diğer yasalarda Türk azınlığı kavramı yer almamaktadır, ülke nüfusunun 1/5 ini teşkil etmesine rağmen Türk azınlığı sadece “etnik grup” şeklinde ifade edilmektedir. Halen Bulgaristan’da okutulan ders kitaplarında Türk düşmanlığı işlenmektedir. Diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi tarih kitaplarında Türkler aleyhtarı çok sayıda yanlış bilgi yer almaktadır ve Türk düşmanlığı aşılanmaktadır. Bu şekilde bilinçli olarak yapılan Türk düşmanlığı o bölgelerde azınlık durumundaki Türk halkı üzerinde çok büyük manevi baskıya sebep olmaktadır.
SONUÇ: İkili görüşmelerle oluşturulacak bilimsel komisyonlarca tarihi yanlışlıkların ve önyargıların düzeltilmesi için gerekli gayret gösterilmelidir.Bulgaristan’da Eğitimde ve Tarih kitaplarında yer alan Türk Düşmanlığı konularının ayıklanması gerekmektedir.İkili ilişkilerle mümkün olmadığı takdirde AB nezdinde gerekli girişimler yapılarak anlaşmalara aykırı,dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri ile bağdaşmayan bu çağ dışı tutum kınanmalı ve gerektiğinde yaptırımlar uygulanmalı.
İki ülke arasındaki diğer sorunlar da şöyle sıralanabilir:
Bulgaristan Türkiye hariç bütün diğer Balkan ülkeleriyle Sosyal Güvenlik antlaşmaları imzalamıştır.
Bulgaristan Meclisinden geçen ve yürürlüğe giren, seçim kanununda yapılan bir değişiklikle ”Avrupa Birliği ülkelerinde oturmayan Bulgar Vatandaşları seçimlerde oy kullanamazlar” şeklindeki kanunla özellikle Türkiye’de ikamet eden ve çifte vatandaşlık statüsü bulunan soydaşlarımızın seçimlerde etkili oldukları düşünülerek için oy kullanma hakları engellenmiştir. AB üyesi ülkeler dışında yoğun şekilde Bulgar vatandaşlarının yaşadığı tek ülke olan Türkiye’de yaşayan Bulgar vatandaşları devre dışı bırakılmıştır. Alınan bu Karar Demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır. Yine son alınan bir AY Mahkemesi kararıyla Türkiye’de Bulgar Vatandaşlarının son seçimlerde 23 Sandıkta kullandığı 18.000 oyu iptal edilmiştir. Vize sorunu iki ülke arasında büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bulgar vatandaşları rahatlıkla ülkemize girebildikleri halde,bu ülkede doğmuş Türkler vize mecburiyeti yüzünden yakınlarının cenazelerine gidememektedir.


TÜRKÇE OLAN HER ŞEYE YASAK

Kimden: Haluk Ufuk C (ufuk.canbek@hotmail.com) adına rumelililer@yahoogroups.com
Gönderme tarihi: 26 Şubat 2010 Cuma 22:56:54
rumelililer@yahoogroups.com


Turkce olan herseye yasak!

Bulgaristan Devlet Arsivler Ajansi, ulkede 1989 yilinda sona eren komunist rejim tarafindan Turk ve Muslumanlara karsi yurutulen ve "Yeniden Dogus" olarak adlandirilan asimilasyon kampanyasina iliskin belgelerin yer aldigi iki ciltlik kitap yayimladi.

Ulkede buyuk yanki uyandiran kitapla eski rejimin saklamaya calistigi bazi gercekler ilk kez gun isigina cikarilirken, komunist diktator Todor Jivkov'un "asimilasyon kampanyasina dair soylediklerinin belgelenmedigi" yolundaki gorus de yalanlanmis oldu.

Doc. Evgeniya Kalinova ve Doc. Iskra Baeva'nin arastirmalari sonucu ortaya cikarilan toplam 900 belgeyi bir araya getiren kitapta yer alan, 1984 yilina ait bir politburo toplanti tutanagina gore, asimilasyon kampanyasinin mimari olarak bilinen Jivkov yaptigi konusmada, "Ne Turkce radyo, ne televizyon ne de folklor olsun" ifadesini kullandi.

TURKLER BULGARLARLA EVLENSIN

Jivkov, asimilasyon kampanyasini ilk kez resmi olarak dile getirdigi bu konusmasinda, Bulgaristan Turklerinin Bulgar toplumuna kazandirilmasi icin "Bulgarlarin Turklerle evlenmelerinin tesvik edilmesi" ve bu ailelere aylik 200 leva (o doneme gore yaklasIk 200 Dolar) para yardimi yapilmasini istedi.

Toplanti tutanagina gore, donemin Basbakani Grisa Filipov da Jivkov'a, "Bu calismalarin yogunlastirilmasi geregine katiliyorum. Bu isi ciddiye almazsak sonradan yillarca konusup dururuz. Karma evlilikler meselesini buyuk, ulusal bir dava olarak gormemiz gerekiyor" yanitini verdi.

Kitaptaki belgelere gore, Jivkov bu toplantinin ardindan en yakin calisma arkadaslariyla bir araya gelerek, Turklerinin isimlerinin kisa surede degistirilmesi icin gerekli karari aldi. Karar sonucu 800 bine yakin Turkun ismi zorla Bulgar isimleri ile degistirildi.

BULGARISTAN'DAKI TURKLERIN GONDEREMEDIGI MEKTUPLAR

Kitapta, Bulgaristan'daki Turklerin Turkiye'deki akraba ve dostlarina gondermek istedikleri ancak donemin Icisleri Bakanliginin takibi sonucu "yakalanan" bazi mektuplar da yer aliyor. O donemde yasananlari en iyi sekilde anlatan bu mektuplardan biri, Stombolovo koyunden Nadviye Hasanova'ya ait.

Hasanova, Turkiye'deki bir akrabasina gondermek istedigi mektubunda sunlari yaziyor: "Buradaki hayatimiz son derece zor. Tum Turkler korku icinde yasiyor. Tehdit altindayiz. Koy halkinin buyuk bir bolumu kisin en soguk gunlerinde ormanlarda saklanip yasiyor.

Iste bugun, 18 Aralik 1984'te bize geliyorlar. Yarin koyu basacaklar. Yasa tanimadan 500 yillik boyundurluklarinin hesabini bize cikartacaklar. Ben kacmamaya karar verdim. Kahramanca evimde kalacagim. Gerekirse olerek Turklugumu onlara gosteririm. Sizlerden buyuk bir ricam var; bu mektubumu bir an once Kenan Evren'e goturun. Damarlarinda Turk kani akiyorsa onlar da benim dedelerimin yaptigi gibi, buradaki zulumlere ve isim degistirilmesine son verilmesi icin ne gerekiyorsa yapsinlar..." Belgelere gore, donemin Icisleri Bakani Dimitar Stoyanov da bakanliga bagli guvenlik birimlerine gonderdigi talimatta, "Can kaybi olmamasina dikkat edin. Belene'de yeteri kadar yer var. Liderlerinin, kiskirticilarin ve duzeni bozanlarin haberi olsun" ifadesini kullandi.

KAPITALIST TURKIYE'NIN ETKISI ALTINDA KALANLAR VAR

Kitaptaki belgelere gore, bugun hala hayatta olan ve Grisa Filipov'dan sonra Basbakanlik yapan Georgi Atanasov ise Komunist Parti'nin 13-14 Subat 1985 tarihindeki Merkez Kurul toplantisinda asimilasyon kampanyasinin ilk sonuclari ile igili su degerlendirmeyi yapti: "Soydaslarimizin Bulgar isimlerini iade etmemiz yargilarin kirilmasinda buyuk deger tasiyor. Sosyalist devletimizin vatandasi olarak bu kisiler kendi vataninda artik sosyalizmin zaferi icin
mucadele veriyorlar. Ancak bazi vatandaslarimiz kapitalist Turkiye'nin burjuvazi propagandasinin etkisinde kaldi. Ama unutulmasin ki, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Balkanlarda sosyalizmin en sadik nobetcisidir." Bulgaristan'da komunizm doneminde Turk ve Muslumanlara karsi girisilen asimilasyon kampanyasinda yuzlerce kisi hayatini kaybetmis, cezaevlerine atilmis, 1989 yilinda 350 bin kisi Turkiye'ye goce zorlanmisti.

Ulkedeki rejim degisIkliginden sonra asimilasyon kampanyasinin sorumlulari hakkinda dava acilmis ancak soz konusu dava dosyasi "zaman asimi" gerekcesiyle rafa kaldirilmisti. Davanin saniklarindan sadece Georgi Atanasov hayatta bulunuyor. Devletten emekli maasi alan Atanasov, Sofya'da yasiyor.


KORO ŞEFİMİZ HASAN ÖZTÜRK



Platformumuzun Türk Halk Müziği Koro şefi sayın Hasan Öztürk yeni Rumeli Nefesleri adını verdiği CD'si çıkmıştır.
Ozanımızın kendi ağzından özgeçmişi;

1956’nın yılbaşı gecesi doğumluyum. Anam beni babamın da katkısıyla, Trakya’nın bir uç köyünde doğurmuş. Bu Hakkari de olabilirdi, Afrika”nın herhangi bir köşesi de. Anama, beni filanca yerde doğurması için bir siparişim olmadı; anamın da bana öyle bir teminatı olmadı. Aslına bakılırsa, insanlar nerelidir sorusu yeryüzünde en boşlukta kalan söylemlerden biridir. Örneğin derinlerimizin Kuzeydeki Türk toprakları olan Horasan’a dayandığını duyduğumda şaşırmadım. Akıncı olarak Balkanlara gidilmiş, oradan da Cumhuriyet”le birlikte geri dönülmüş. Yani, Trakya doğuşlu oluşum yalnızca göçlerin getirdiği bir tür rastlantı.
İlkokul döneminde yüzlerce Türküyü kusursuz söylerken, bağlama çalmaya da başladım. O gün bugün, bağlamam ve sesimle, halk müziği emekçiliğim sürmektedir.
1968”de Kepirtepe İlköğretmen Okuluna girdim. O yıllarda şiir yazmaya başladım. Şiire olan özentim, öncelikle babam Ali Öztürk’ten kaynaklanmaktadır. Akla gelebilecek ve şiire yatkın her konuda denemelerim var.
Öğretmen okulu orta kısım yıllarında başlayan beste çalışmalarım sürmekte. Bestelerinin sayısı 600 dolayında olup müzik piyasasında kullanılan ilk eserim, söz ve müziği bana ait olan “Manolya”dır.
1972’de İstanbul-Çapa İlköğretmen Okulu- “Müzik Semineri” bölümüne geçtim. Burada dört yıl boyunca müzik ağırlıklı eğitim gördüm.
Çapa yılları boyunca yaşanan pek çok önemli olayı günü gününe kaleme aldım. Bu notlardan yola çıkarak, 1997 Kasımında yayınlanan “Umut Boyu” isimli romanımda “80 Öncesi”nin mini bir maketini sergiledim.
1976’da okulu bitirip yurdun çeşitli yerlerinde sekiz yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1984’te İstanbul’a atandım.
1980 yılından itibaren, öncelikli yöre Trakya ve Balkanlar olmak üzere, Halk Müziği ve Alevi-Bektaşi Nefesleri derlemeleri yapmaktayım. Derlediğim Türkülerin sayısı yüz elli dolayında.
Başta bağlama olmak üzere, telli, üflemeli, klavyeli ve vurmalı sazlardan pek çoğunu kullanmaktayım.
İlk basılı eserim, Ocak-1996’da yayımlanan “Manolya” isimli şiir kitabıdır.
Şu an basım aşamasında olan şiir, roman, öykü ve düşünce yazılarım var.
1999 Martında, kendi beste ve derlemelerimden oluşan, içinde 15 adet ezgi bulunan ilk kasetim BAKIŞIN YETER-ÇİNGENEM (Manolya) piyasaya çıktı.
İçinde 14 adet beste bulunan ŞAİRANE EZGİLER, 2002 başında piyasaya çıktı.
15 Aralık 2004’te ikinci romanım “Yaralı Kaldı” çıktı.
Halk müziği alanında çalıştırıcılık ve uygulama evrelerinde uğraş vermekteyim.
Her anımı, sağlıklı geçen tüm zamanımı verimli, gerekli, yararlı çalışmalarla değerlendirmek, öncelikli yaşam biçimimdir ve anlayışımdır. Buradan yola çıkarak, beynimin ve bedenimin yettiği pek çok konuda etkin yaşamaya uğraşıyorum.
26 yıl öğretmenlikten sonra 2002 yılında kendi isteğimle emekli oldum. Emekliliğimin parolası: “Boş durmak için değil, koşturmak için” emeklilik. Emeklilikten sonra yüzüme gözüme bakanlar, gençmişsin, neden genç yaşta emekli oldun, diye yorumladılar. Bu soru karşısında, “Genç olduğum, kendimi genç ve dinç hissettiğim için emekli oldum. Öğretmenlikten, devlet memurluğundan başka yapacak işlerim vardı. Onları yapabilmek için kendimi beynen ve bedenen genç ve dinç duyumsamam gerekiyordu. Yoksa yaşlandıktan sonra emekli olsaydım ne işe yarardı,” diye yanıtlıyorum.
Duyarlı bir insanın, bulunduğu mekândaki olumsuzlukları düzeltmek, yetersizlikleri gidermek, insanlara, çevresine yararlı işler yapmak için uğraş vermesi gerektiğine inanıyorum. Duyarsızlık ve aldırmazlık, hoşuma gitmeyen şeyler. Her ne konumda olunursa olunsun, iyi niyetli, iyi yürekli, yapıcı, aydın beyinli insanların, içinde bulunduğu mekânın, üyesi bulunduğu kurumun, ekmek kapımızın, köyümüzün, ilimizin, ülkemizin ve dünyamızın tüm olumsuzluklarını olumluya, çirkinliklerini güzele, zararlılarını yararlıya çevirmek için emek, çaba, bilgi, katkı sağlaması ve katması gerektiğine, hattâ bunun zorunlu olduğuna inanıyorum. Belki de sırf bu anlayış doğrultusunda 2003 Haziranından 2004 Mayısına kadar on bir ay süreyle HALKODER Genel Başkanlığı yaptım.
Uzaklarıma yeterince yararlı olamadığım noktasında belirginleştiğim zaman… İstanbul artık benim için bulanık ve kirli bir denize dönüştüğünde… Bu büyük denizde artık yüzemeyeceğimi anladığımda… Yüzmek için küçük bir göl arzuladım. Bu göl en yakınımdaydı: Kırklareli. 2005’in başlarında kararımı vermiştim ve 19 ekim 2005 günü Kırklareli’ye vardım. Yalnızlığı yaşadım. Önadım gazetesinde köşe yazarlığı yaptım ve emek dostluğu ettim.
31 Mayıs 2006’da 3. müzik çalışmam “Trakya-Geleneksel Oyun Türküleriyle” çıktı.
2007 Ocak ayında “Suya Sabuna” isimli şiir kitabım çıktı.
22 Şubat 2010 günü Rumeli Nefesleri isimli müzik albümü çıktı. Bu, dördüncü müzik çalışmasıydı.
Rumeli Nefesleri, genel olarak Pir Sultan Abdal, Şah Hatayi, Kul Nesimî gibi herkesin her an söyleye geldiği eserlerin Rumeli tarzı ezgilerle seslendirildiği türdendir. Özeldir, alışılmışın ve genel kanının dışındadır. Albümde, 12 İmamlar aşkına düşünülerek 12 eser vardır.

Hasan Öztürk
hasberraki@gmail.com
hasberraki@hotmail.com
0542 822 74 33




arşivler

Mayıs 2009 Haziran 2009 Temmuz 2009 Ekim 2009 Kasım 2009 Aralık 2009 Ocak 2010 Şubat 2010 Mart 2010 Nisan 2010


adres

Rumeli Platformu

Cumhuriyet Meydanı
Meriç İş Hanı
Kat: 3 D.55
Gaziosmanpaşa / İstanbul

 

SMS duyuru

SMS duyuru sistemimize kaydolmak için lütfen cep telefonu numaranızı girin.

Adınız ve soyadınız:

Cep telefonunuz:


Tek Rumeli TV
BAYKAL AKÜ

AXA SİGORTA

BÖCEK REKLAMCILIK

İNEGÖL KÖFTE

MEHMET YALÇIN

SEDA MATBAA

RESSAM MÜMİN ÇİÇEK

MARMARA MEDYA GRUP

ZEYTİNLİ BAHÇE

KOSOVA KUYUMCUSU

DETAY BÜRO MOBİLYALARI

EKOL PASTANELERİ

KLAS OTO

MARMARA MÜHENDİSLİK

UZMAN MAKİNE

MEHMET YILDIRIM RUMELİ HALK TÜRKÜLERİ

ERKEK KUAFÖRÜ İSMAİL ERCAN

© 2009, Rumeli Platformu
GOPBİLİŞİM & KARPUZWORKS ORTAK ÇALIŞIMIDIR